Gönderen
Adelina Sfishta
tarih:
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
HTŞ, silahlı gruplara "silahlarınızı bırakın" çağrısı yapsa da, "İdlip Ekibi" dışında bu çağrıya uyan olmadı.
“25 Ocak Devrimci Hareketi” olarak da bilinen ve Mısır'da Sisi'ye karşı darbe yapılmasını savunanlar gibi birkaç grup, HTŞ'ye itaat etmedi.
Ancak, HTŞ'nin işi "İdlib Ekibini razı etmekten" çok daha karmaşıktı. SDG/Kürtler, FSA/Güney Arapları, Dürziler ve SMO henüz silah bırakmadı.
Colani, Kürtlerle masaya oturdu. Ancak, "silah bırakmaları ve Suriye devlet ordusuna katılmaları" talebi Kürtler tarafından reddedildi.
Kürtler, uluslararası IŞİD'le mücadele koalisyonunun bir parçası oldukları için silahlı kalmaya devam ediyor ve bu mücadele sürecinde silahlandırıldılar. Bunun yanı sıra, toplumsal güvenlik endişeleri nedeniyle Kürtler de silah bırakmak istemiyorlar.
Ayrıca, Kürtler ile İsrail arasında tarihte ilk kez açık bir ilişki kurulmuş durumda. İsrail dışişleri bakanı Sa'ar; "Kürtlere saldırıları derhal durdurun" çağrısını bu dönemde yaptı.
Silah bırakmayan diğer bir toplum ise, Durziler.
Dürziler, Suriye'de iki bölgede yoğunlaşmış durumda. Daha büyük grup Suveyda-Dürzi Dağı bölgesinde yaşarken, daha küçük grup Şam'ın güneybatısında, İsrail sınırına yakın bir bölgede bulunuyor.
İçlerinde İsrail ile birleşmeyi savunanlar ve özerklik isteyenler var.
İsrail’de yaşayan Dürzi topluluğu, uzun süre Arap milliyetçiliği çizgisinde hareket etmişti. Ancak Arap Baharı ve HAMAS hareketinin radikal İslamcılığı doğurmasından oldukça rahatsız oldular ve bu durum onları İsrail ile bütünleşmeye yöneltti.
HTŞ yönetimi demokratik bir Suriye inşa edemezse, Durziler İsrail'le bütünleşebilir. Ya da İsrail Durzi toplumuna koruma garantileri verebilir.
Türkiye'nin; organize ettiği, eğitip donattığı ve halen finanse ettiği Suriye Milli Ordusu (SMO) da silah bırakmayan gruplar içinde
SMO, başlangıçta Esat Rejimi ile mücadele etmek üzere, ABD ortaklığı ile hazırlanan bu paramiliter ordu, Türkiye'nin Suriye'deki politik hedeflerinin değişimine bağlı olarak, Kürtlerle mücadele üzerine yoğunlaştı.
Bunun temel nedeni, Türkiye'nin Suriye Kürtlerinin herhangi bir statü kazanmaması yönündeki siyaseti. Türkiye; "Suriye'deki Kürt oluşumunu" PKK ile özdeşleştiriyor ve kendi sınır güvenliğine tehdit olarak görüyor. Ancak YPG'nin Türkiye'ye dönük hiçbir eylemi olmadı.
SMO, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) desteğiyle Afrin, El Bab ve Münbiç gibi bölgeleri Kürtlerin kontrolünden geri aldı. Halen Münbiç'ten Kobani’ye doğru saldırılarını sürdürüyor. MİT Başkanı Hakan Fidan her ne kadar "Biz onları serbest bıraktık" dese de sahadaki durumun böyle olmadığı, Türk ordusunca bu saldırıların desteklendiği görülüyor.
SMO'nun, Suriye devlet ordusu içinde nasıl rol alacağı henüz açık değil.. Türkiye ile ilişkileri, Türkiye'deki Suriyeli göçmenlerin Suriye-Türkiye sınırında yerleştirilip yerleştirilemeyeceği, Suriye Kürtleri ile Türkiye'nin ilişkilerinin düzelip düzelmeyeceği, SMO'nun geleceği konusunda etkili olacak. Ancak, "istikrar gereken Suriye'de" Türkiye'nin bu grubu daha çok destekleyemeyeceği ve kendi politikalarına göre kullanamayacağı da gözüken bir gerçek.
Silah bırakmayan bir diğer grup ise, "güney Araplarının oluşturduğu, ABD ve Lübnan tarafından kurulan ve Suriye iç savaşında aktif rol oynayan FSA". FSA, Şam'ın güneyinde faaliyet gösteren ve Şam'a ilk giren grup olma özelliğine sahip. Elbette HTŞ ile koordineliydiler. Güney komuta merkezi adıyla.
FSA, ABD ile birlikte halen IŞİD’le mücadeleye katılıyor.
HTŞ ve FSA birkaç kez görüştü ve sanırım bir uzlaşmaya vardılar. FSA, Suriye devlet ordusuna katılacak ve muhtemelen güneyde belirli bir rol üstlenecek.
Bu uzlaşı, Colani'nin; ABD, Ürdün ve Suudi Arabistan ile daha da yakınlaştığına ve muhtemelen, FSA'nin omurgasını teşkil edeceği bir askeri grupla, ABD'nin IŞİD'le mücadele misyonuna destek vereceğine işaret ediyor.
HTŞ ve IŞİD'le mücadele.. Hem de ABD direktörlüğünde.
Sonuç olarak, HTŞ ve Colani bu sürecin çok başında. Moda tabirle, "karpuzun büyüğü heybede".
Peki, HTŞ-Colani; Türkiye'nin taleplerini umursamayabilir mi? Türkiye "istediklerini yaptırabilir mi"?
İkisinin de cevabı "sınırlı ölçülerde" olur.
Zira Türkiye ile "Batı Koalisyonu" çok farklı pencerelerden bakıyorlar, Suriye'ye. İsrail'in HTŞ'ye olan güvensizliği de Colani için büyük bir engel.
Ayrıca, Körfez Arap dünyası da Türkiye'nin Suriye’ye nüfuz etmesini istemiyor.
Ve para da Körfez'de.
Adelina Sfishta
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Yorumlar
Yorum Gönder
medya etigine aykiri yorumlar kabul edilmez