Beyler, dikkat!
Ermenistan demek Rusya’nın
hayati çıkarları demektir
Azerbaycan Ermenistan Krizi 3-4 gündür gündemi işgal ediyor.
Hamaset zirvede. “Bozkurtlar”, “Mücahitler” Karabağ yollarına düştü.
Türkiye hükümeti de; “Azerbaycan bizden ne yapmamızı isterse,
biz de onu yapacağız” diye üzerine rakam yazılmamış bir çek uzattı,
Azerbaycan’a.
Hani açık çek verilir ya transferlerde, işte öyle. Rakam hanesi
boş bırakılmış bir çek. İstediğini yaz. Oldukça cömertçe.
Unutmamalı, “söz tutmak için verilir”.
Bakalım, destek ete kemiğe bürünecek mi? Göreceğiz.
Umalım 2008 Gürcistan Krizinde olduğu gibi, “tası tarağı
toplayıp” mevcut kazanımları da kaybetmeyiz.
Ben işin bir başka boyutunu dikkatinize sunmak istiyorum.
Hem Çarlık Rusya’sı, hem SSCB Rusya’sı, hem de Rusya
Federasyonu için; Güney Kafkaslar hayati öneme sahiptir. Bu bütün analizlerin
birinci maddesi olmalı.
Ruslar; bilirler ki, Güney Kafkas’ı kaybederlerse, Kafkasları
kaybedecekler, Kafkasları kaybederlerse, Rusların 3 üncü çöküşü gerçekleşecek.
(1. Varşova Paktı, 2. SSCB)
Rusların Güney Kafkas hakimiyetinde kilit ülkesi Ermenistan’dır.
İran bu gücünü bütünler.
Ermenistan’ı ve İran’ı kaybetmeye tahammülleri olamaz.
Ruslar; 1991 çöküşünü geri döndürebilmek için, “Yeni Çar”
Putin’i göreve getirdikten sonra, çok önemli adımlar atmışlardır Kafkaslarda ve
Güney Kafkaslarda.
Putin; var olmak ve yok olmak mücadelesinin farkındadır.
Başarısızlığın Rusya’nın “Moskova Knezliğine” doğru “büzülmek” olduğunu bilmektedir.
Putin, şimdiye kadar çok kritik adımlar attı ve başardı.
Suriye’ye kadar geldi, Libya ile birlikte Doğu Akdeniz’de önemli bir pozisyon
dahi elde edebildi.
1991’de bağımsızlığını ilan eden “Çeçen İçkerya Cumhuriyetini”,
2000 yılında, demir yumruğu ile yıkan Putin, Kafkaslarda direnecek halk
bırakmadı. Şanlı bir direniş gösteren Çeçenler, Grozny düşünce yenildi. Kafkasları
emniyete aldı. Kadiri tarikatının “sahibi” Hacı Kadirov’u da halkın başına
diktatör atadı.
Kafkas Dağlarını güvenliğe alan Putin rahat değildi. Güney
Kafkas’a inmeden “Rus İmparatorluğunun güvenliğinin” sağlanamayacağını
biliyordu.
Bu fırsatı 2008 yılında Gürcistan verir. Batının “romantik
devrimlerinden” Gül Devrimi ile Gürcistan’da iktidara gelen “iş bilmez”,
“dengelerden habersiz” Saakashvili, “Gürcü Nasyonalizminin etkisi” ve Batılı
ülkeler ile Türkiye’nin desteği sayesinde güçlendiğini düşünmüş ve Güney Osetya
ile Abhazya’ya müdahale etmeye kalkışmıştı.
Putin’in beklediği de tam buydu. Acemi siyasetçi tuzağa
girmişti.
Kodori Vadisin’deki ABD ve Türk özel unsurlarının varlığına
rağmen, Rus Zırhlı birlikleri durdurulamadı. Türkiye’nin modernize ettiği
Tiflis hava alanı yerle bir edilmiş, Putin uluslararası baskılar sonucu Tiflis’e
girmesine kilometreler kala güç bela durdurulabilmişti.
Türkiye’nin Gürcistan’daki askeri varlığı sıfırlanmak zorunda
kalındı.
Güney Osetya ve Abhazya da Rus’un kontrolüne girdi. Güney
Kafkas’a inen stratejik geçişler ve Karadeniz’deki Abhazya destek limanları da.
Ancak, Putin’in içi hala tam rahat değildir.
Güney Kafkaslarda, “Türkiye’nin müdahalesine açık” bir kriz
bölgesi daha vardır.
Dağlık Karabağ.
Aliyevler ailesine emanet edilen Azerbaycan’daki “milliyetçi
dalga”; zevk ve sefaya düşkün, acemi oğlan İlham Aliyev tarafından
dizginlenebilecek midir?
Türkiye’nin; Aliyevler ve Rus istihbarat oyunları ile
dizginlenen askeri çalışmaları, arzu edilmese de belirli bir etki
oluşturabilmektedir, Azerbaycan genç kadroları üzerinde.
Bu genç subay-astsubay kadrolarının, Bakü Azadlık meydanında
“Başımızda Türkiyeli komutanları isteriz” diyerek, kendi ordularının
komutanlarına karşı yaptıkları protesto yürüyüşü de Putin’e önemli işaretler
vermiştir. Yetersiz de olsa, Türkiye belirli bir etki oluşturabilmektedir.
NATO üyesi, “Amerikancı” bir Türkiye’nin “yarın” nasıl adım
atacağı konusunda da Rusya emin değildir. Suriye’de Rus uçağının 2015 yılında
düşürülüşü de bu riski göstermiştir Putin’e.
Putin ayrıca, Ermenistan üzerinde Batı’nın oynadığı oyunları
ve Türkiye’nin Ermenistan’la yakınlaşma stratejilerini de “tehlikeli”
bulmaktadır. Abdullah Gül’ün bu yönde attığı adımlar tehlikeyi göstermiştir
Putin’e.
Ermenilerin içerisinde bulundukları zor şartlar, Dağlık
Karabağ’ı tek başlarına koruyamayacak olmaları, Türkiye’nin Azerbaycan merkezli
Güney Kafkas siyaseti, Ermenistan siyasetinde D.Karabağ kökenli siyasetçilerin
dominant etkileri ile birleşince, Ermeniler için de Putin’den başka seçenek
kalmamaktadır aslında.
Rakibi kendi elinle Putin’e teslim etmek buna denir herhalde.
Bu stratejik şartlar, Putin’in Ermenistan’ı Güney
Kafkasya’nın “kilit stratejik partneri” olarak seçmesine neden olmuş ve iki
ülke “ortak menfaatler” yönünde “bölgesel ortak stratejik duruşlarını” belirlemek
zorunda hissetmişlerdir, kendilerini.
Bu nedenle, Ruslarla Ermeniler stratejik müttefiktir.
Ermenistan “yoldan çıkmadıkça-çıkabilmedikçe” bu böyle kalacaktır.
Rusya; Ermenistan’da 2 önemli üsse sahiptir. Gümrü’de 102 inci
askeri üssü, Erivan’da ise Hava Üssü vardır. Savaş uçakları ve saldırı
helikopterleri, tankları, füzeleri, hava savunma silahları gibi son derece
modern Rus birlikleri oldukça güçlüdür. Toplamda 5-6 bin Rus askeri
Ermenistan’da görev yapmaktadır.
Rusya ve Ermenistan, Güney Kafkas’ta “bölgesel hava
savunmasını” ortak yürütmektedir. Yani hava sahasının kontrolü ve hava
savunması Ruslara aittir.
Ruslar ile Ermeniler arasındaki askeri anlaşma 2044 yılına
kadar geçerlidir.
Rusya Savunma Bakanlığı, Ermenistan’daki askeri varlığının
esas görevini; “Türkiye Ordusunun Doğrudan Dağlık Karabağ ve Nahcivan’a
müdahalesine karşı koyma” olarak belirlemiştir. Bu birlikler Türkiye’nin
bölgeye müdahalesi halinde “harekete geçeceklerdir”.
Rus ve Ermeni askeri birlikleri, belirledikleri “ortak amaç”
doğrultusunda, ortak tatbikatlar yaparlar. Rusya hem Ermenistan’daki kendi
birliklerini, hem de Ermenistan ordusunun birliklerini modernize eder, yeni
teknolojilerle destekler.
Son olarak, bölgeye yerleştirdiği “İskender Balistik
Füzeleri” de bölgeyi ihmal etmediğini göstermektedir.
Rusların ayrıca; Abhazya ve Güney Osetya’da da toplam 10 bin
civarında askeri bulunmaktadır.
Ermenistan, Rusya için hem kilit ülkedir, hem de “kardeş”
ülkedir.
Peki, neden Ruslar Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki
çatışmalara “bir müddet” sessiz kalıyorlar, bazen bir tarafa, bazen diğer
tarafa “lokal avantajlar” sağlıyorlar?
Büyük devlet politikaları böyle. Her iki ülkenin “kontrolden
çıkma eğilimi göstermesi” veya iç siyasette “sevdiği iktidarların” zor duruma
düşme halleri, Rusya’nın diğerine “torpil yapmasına” neden oluyor. Ama asla
kendi stratejik menfaatlerinin aşılmasına izin vermiyırlar.
Elbette, Ermenistan ve Azerbaycan, zaman zaman Rusya’nın
kontrolünün dışına çıkma eğilimleri gösterebiliyor. Söz gelimi batı yanlısı
Pashinyan iktidarı gibi. Ama bu tür eğilimlerin sürdürülebilirliği oldukça
sınırlı. Romantik çıkışlar, çok uzun sürmeden gerçekle yüzleşiyor ve fabrika
ayarlarına geri dönülüyor.
Türkiye’nin oyunu bozma ve askeri güç kullanarak farklı oyun
kurma kapasitesi yok mu dediğinizi duyar gibiyim. Maalesef yok. Türkiye bu
“kapasite yetersizliğini”; Suriye-Libya-Mısır-Yunanistan gibi askeri kapışma
alanlarında “açık etti”. Keşke “açık etmeseydi”.
Türkiye’nin Rusya’nın koyduğu sınırları “aşmayacağını” Putin de
biliyor. Ayrıca Türkiye’nin bunu yapmasını isteyen “Uluslararası bir talep” de
yok. Hatta böyle bir hazırlık da gözükmüyor.
Peki, o zaman Türkiye’de bu “mangalda kül bırakmaz” milliyetçi
çıkışların anlamı ne? Siyaset, iç politika, fakirlikten boynu bükülmüş,
koronadan kırılmış geniş halk kitlelerinin, bir müddet de olsa, hayatın
gerçeklerinden uzaklaştırmak. Hepsi bu.
Güney Kafkas’lar halen Ruslara aittir. Aksini söyleyecek-yapacak
birisi henüz ortada yok. Ermenistan da, Rusların “kilit ve kardeş” ülkesi. Bu
Ermeniler için de hoşlanılmayan hakikat.
Bu dengeyi değiştirmenin tek yolu; Selçukludan bu yana
uygulanan stratejiye dönmek.
Türkiye; Azerbaycan’la dost ve kardeş olmakla yetinmemeli,
Ermenilerle de dost ve kardeş olmanın yollarını bulmalı. Tıpkı tarihte olduğu
gibi.
Bu bir “etnik sorun” değil, “coğrafi zaruret”. Bu gerçeği
görerek davranmalı.
Azerbaycan-Türkiye-Ermenistan’ın uzlaşısı ve bu uzlaşıya göre
müşterek gelecek belirleyebilmesi, en çok Azerbaycan’a, sonra Türkiye’ye çok
ciddi katkılar sağlar. Ermenistan da bölgede refah içinde yaşayan, izole
olmamış bir ülke olarak güçlü yerini alır.
Bu makro faydanın yanında, Dağlık Karabağ’ın “halkların
müşterek coğrafyası” olması, hiçbir devleti ve halkı incitmez.
Her üç ülkedeki “nasyonalizm” bunun önünde en büyük engel.
Ve Putin de; “bu nasyonalistlerin oluşturduğu dalgalar üzerinde
rahatça sörf yapabilmekte, büyük oyununu oynayabilmekte”.
Elbette, büyük ve tarihi adımlar “büyük ve usta siyasetçiler”
tarafından atılabilir.
Tarih “acemileri” değil, “ustaları” yazar.
YanıtlaSil"Türkiye’nin Rusya’nın koyduğu sınırları “aşmayacağını” Putin de biliyor. Ayrıca Türkiye’nin bunu yapmasını isteyen “Uluslararası bir talep” de yok. Hatta böyle bir hazırlık da gözükmüyor.
Peki, o zaman Türkiye’de bu “mangalda kül bırakmaz” milliyetçi çıkışların anlamı ne? Siyaset, iç politika, fakirlikten boynu bükülmüş, koronadan kırılmış geniş halk kitlelerinin, bir müddet de olsa, hayatın gerçeklerinden uzaklaştırmak.
Hepsi bu.... "
Yukarıdaki tespit oldukça açık ve yerli yerinde.
Peki çözüm için önerilen bu tespit uygulanabilir mi?
" Türkiye; Azerbaycan’la dost ve kardeş olmakla yetinmemeli, Ermenilerle de dost ve kardeş olmanın yollarını bulmalı. Tıpkı tarihte olduğu gibi.
Bu bir “etnik sorun” değil, “coğrafi zaruret”. Bu gerçeği görerek davranmalı.
Azerbaycan-Türkiye-Ermenistan’ın uzlaşısı ve bu uzlaşıya göre müşterek gelecek belirleyebilmesi, en çok Azerbaycan’a, sonra Türkiye’ye çok ciddi katkılar sağlar."
Maalesef hem şimdi hem de yakın gelecekte mümkün görünmüyor...
Ö. Ö.
okuduğunuz için teşekkür ederim. "bir şey" değişir her şey değişir kuralı vardır, bu değişmesi gereken "bir şey" iyi tespit edilirse, değişmesi gereken her şey kolaylıkla değişebilir.
SilMerhaba
YanıtlaSilBetimleme çok güzel ama benin kafamda deli sorular var...
Putin ( Yeni Deli Petro ) sıcak denizler kapsamında 2013-2014 de medyaya sızan Türkiye işgali Harp Oyununda acaba bu Ermenistana ne vaad etti? Malum hayaller bir noktadan sonra projeye dökülüyor ki zerre şüphem yok. Bu Deli Petro nin kesinlikle icra edeceği böyle bir plânı var. Hayallerdeki Büyük Ermenistan idealini mı vaad etti? Bu derrlendirmeleriniz Ruslar için uygun ancak 2044 e kadar bir Askeri anlaşma Hava üssü vs bunlar Ermenistan için açıklanacak sebepler değil... Sizin deerlendirmeleriniz doğru ama bir Zahir de olan sebep var bir de Batın da ...
Sizce....
okuduğunuz için teşekkür ederim. bahsettiğiniz işgal planından haberim yok. link gönderirseniz okurum. ancak prensip olarak şunu söyleyebilirim: türkiyenin bir çok fay hattı var, bu fay hatlarını başkalarının kırmaya çalışması son derece normal,menfaatleri gereği, ancak türkiye kendi fay hatlarını kırarsa bu akılsızca olur, buna dikkate etmek gerek, son hadisede türkiyede yaşayan ermenilere yapılan saldırılar anlaşılır değil, akıllı olmak, akıllı hareket etmek gerek..selçuklu ve osmanlı akıllı hareket etmiştir bu konuda...
SilBu sanal bir savaştır. Diktatör İlham içeride çok zor durumdadır, Azerbaycan için için kaynamakta, Azerbaycan halkının İlham'a yönelik homurtuları buradan bile duyulmaktadır. Geri alınan 10 köy, düşürülen 2 uçak ile imha edilen 1 tank görüntüsü diktatör İlham'a Azerbaycan halkını 10 yıl daha kontrol altında bulundurma imkanı sunmuştur. Çok yakında ateş kes sağlanacaktır, kimse merak etmesin.
YanıtlaSilAliyev diktatör, Putin,Kafkasya ve orta asyadaki Cumhuriyetler çok demokratik öylemi.
SilAdelina Hanım, yazınızda sonlara doğru "Elbette, Ermenistan ve Azerbaycan, zaman zaman Rusya’nın kontrolünün dışına çıkma eğilimleri gösterebiliyor. Söz gelimi batı yanlısı Pashinyan iktidarı gibi. Ama bu tür eğilimlerin sürdürülebilirliği oldukça sınırlı...... " demişsiniz. Aynen sizin dediğiniz gibi oldu. Pashinyan Batı'ya fazlaca yanaşınca, Türkiye/Azerbeycan ikilisine, Pashinyan'ın burnunun sürtülmesi için yeşil ışık yakan Putin oldu.
YanıtlaSilokuduğunuz için teşekkür ederim..
Sil