Yemen'de neler oluyor..

 

Yemen’de neler oluyor?

(Bu yazı 2019 yılında yazılıp yayınlanmıştır)

“Kışlanın önünde redif sesi var, bakın çantasında acep nesi var, bir çift kundurayla bir de fesi var, ah o Yemen’dir, giden gelmiyor, acep nedendir?”

Türküsü bize kalmış, Yemen başkalarına.Şimdi orada “savaş” var, hem de en çirkininden.

1200’lü yıllarda, Türk kökenli “Resuliler” ve “Memluklerin”Yemen’i kontrolünün ardından, 1500’lerde Portekizgelir bölgeye. Portekiz donanmasının;güney denizlerinde,taAçe’ye kadar at koşturmaya başladığı yıllarda, Yemen limanlarını da kontrol eder ve Müslümanların Hindistan ve ötesi,deniz ticaretini tehdit altına alır. Osmanlı işte böyle bir zamanda, bölge denizlerini güvenlik altına alabilmek için, 1517’de Yemen’i topraklarına katar. Toplam 800 yıl Türklerle birlikte olmuştur, Yemen. Az zaman değil. Ama hiçbir iz bırakmadan, çekip gelmişiz.

Osmanlı yönetimi sonrası; Yemen’in kuzeyi bağımsız, güneyi ise 1967 yılına kadar İngiliz işgalinde kalır. Güneş batmayan imparatorluk 1947’de Hindistan’ı kaybeder, sonra Yemen’i.

Rusya’nın gücünü kaybetmesiyle ise, 1990 yılında, Kuzey ve Güney Yemen birleşir.

Yemen; Süveyş veKızıldeniz’i kontrol eder. BabülMendep boğazıyla; Hindistan’a ve uzak Asya’ya giden deniz yollarını ve Körfez’den gelen petrolü kontrol eder. Stratejik değerdedir.

Yemen; % 99’u Müslüman (%60 Sünni,%40 Zeydi-Şii) olan, 30 milyona yakın bir nüfusa sahip.Zeydilik, İran Şiiliğinden farklı,Sünniliğe en yakın Şii mezhep olarak bilinir. Hz.Ali ile başlayan 5. imam Zeyd'e kadar süren, Ali çizgisini takip ederler...

İşte bu Yemen, büyük bir savaş yaşıyor. 60.000 insan öldü. 500.000’i çocuk olmak üzere 12 milyon insan açlık nedeniyle, ölümle ile burun buruna. 23 milyon, insani yardıma muhtaç.

33 yıl iktidar olup, Houtilerin-Husilerin taleplerini karşılamayan, kral Ali Abdullah Salih’e karşı Houtiler 2004’de ayaklanıyor. 2011 Arap baharı sürecinde Salih devriliyor, 2013’te düzenlenen “Ulusal Diyalog Konferansında”,dialoğa açık olduğu düşünülen Hadi, hükümeti kuruyor ve Houtilere hakları verilmesi öngörülüyor. Ancak başarılamıyor. 2014 isyan genişliyor.

Halen; Sana,Houtilerin, Aden ise Hadi hükümetinin merkezi. Hadi Suudilere sığınmış durumda.

Temel’de iki blok çatışıyor gözüküyor, ancak bu iki blokun altında, birbirine zıt yapılar da ittifak edebiliyor. Gruplanmalar; dini, kabilevi, mezhepsel niteliklere dayansa da, menfaat gruplanmaları daha baskın. Bu nedenle hem anlamak zor, hem yarın ne olacağı belirsiz.

Görünürdeki iki önemli blok; “Zeydiler” ile “Selefiler” olsa bile, bu tam böyle değil. Zeydilerden bir grup, Selefilerin yanında, Selefilerden farklı gruplar birbirleriylede savaşabiliyor.

Yemen meselesine müdahil olan bölge ülkelerinin tutumları da, bu yerel menfaat gruplarına bağlı olarak değişkenlik gösterebiliyor. Suudiler ile BAE, KİK çerçevesinde stratejik partner iken, İran’a karşı birlikte iken, çatışan farklı yerel grupları destekleyip,karşı karşıya gelebiliyor.

Kafanızı çok karıştırmadan, haritaya da bakarak, çok genel resim şöyle:

·         Sarı bölge, dağlık Yemen, Houtiler-Husiler’inkontrolunda. Başkentleri Sana. Bunların tamamı Zeydi. Ancak başka Zeydi gruplar da var.Diğer grupların tamamıHoutilerle savaşıyor.

·         Açık mavi orta bölge; Maarib ve Al Jawf, kral Hadi’nin grubu, Selefi. Houtilerle savaşıyor. “İhvanı Müslimin-Islah Partisi”de bu gruba destek veriyor.Suudiler, heryerde düşmanlık besledikleri İhvanı Müslümin’i bu bölgede Houtilere karşı kullanıyor. Ayrıca bu bölgede, Suudi Arabistan’ın eğitip-donattığı “Medhali Selefi” grubun 12.000 kadar askeri var. Hepsi Houtilerle savaşıyor.

·         Açık mavi güney bölge; BAE’leri 90.000 kişiyi eğitti-donattı ve güney bölgede savaşa soktu. Buna ilave olarak, Sudanlı 10.000 militanı Eritre’de eğiterek, paralı asker olarak bölgeye getirdi ve yerel kabilelerden paralı askerleri de devreye soktu. BAE’leri unsurları “MedhaliSelefi” anlayışına göre yetiştirilmekte. MedhaliSelefileri; BAE’leri ve Suudi krallıklarının bekçisi Selefi grup. Krallıkların korunmasını ve ABD’nin desteğinin alınabileceğini savunuyorlar. BAE; BabülMendep boğazını ve Yemen limanlarını-kıyı şeridini ele geçirmeye çalışıyor.Hadi’ye isyan eden Güney Geçiş Konseyi(SouthernTransitionalCouncil)-“isyancılar” da BAE ile beraber. BAE ve “isyancılar”, güney Yemen’de bağımsız bir devlet kurulmasını savunuyorlar.BAE Houtilerlesavaşıyor. Ayrıca El Kaide ile de zaman zaman savaşıyor.

·         Koyu mavi bölge; Arap Yarımadası El Kaidesi (Ensaru'ş-Şeria), El Kaide’nin en güçlü grubu, Houtilerle ve zaman zaman IŞİD ve diğer selefi gruplarla savaşıyor.Esas hedefleri, Houtiler.Bazen BAE ile de savaşıyorlar. 7000 kadar askeri var.

·         Suudi Arabistan; Necran’da ve Al Jawf kuzeyinde ve Yemen-Suudi sınırında, Hadi güçleri ile birlikte, Houtilerle savaşıyor.

·         IŞİD 400 militanla, Houtilerle savaşıyor.Zaman zaman da El Kaide ile çatışıyor.

·         Bu gruplara ilaveten, Mart 2015’den itibaren, Suudi ve BAE’leri yönetiminde, hava gücü ağırlıklı, KİK ordusu da Houtilerle savaşıyor. Bu orduya; Arabistan 150 bin asker ve 100 savaş uçağı, BAE 30, Bahreyn 15, Kuveyt 15, Katar 10, Ürdün 6, Sudan da 3 savaş uçağıyla destek veriyor. ‘Kararlılık Fırtınası‘ hava saldırıları devam ediyor.

·         Kendisi de Zeydi olan General Salih, başlangıçta, Houtilerle birlikteydi ve Sana’yı birlikte elegeçirdiler, ancak menfaatleri onu Suudilerle işbirliği yapmaya yöneltti ve Salih ve çocukları, onlara bağlı kabileleri ile 2017 yılında BAE’lerinin yanına geçerek, Houtilerle savaşmaya başladı. BAE’lerinin güney kesimin bağımsızlığını istemesinin ardında Salih’e bağlı bir politika da olduğu düşünülmeli.

Suudi Arabistan; Arap liderliği ve krallığın korunması refleksi ile Yemen Zeydiliğini kontrol etmek ve bölgedeki İran etkisini azaltmak isterken, BAE ise; Afrika-Hindistan arasında, deniz ulaştırması üzerinde etkili olabileceği, liman ve geçişlerin kontrol altında tutulmasını daha öncelikli görüyor, bu birliktelikte. Bu nedenle BAE, güney Yemen’de ayrı bir devlete oynuyor.

BAE’likleri ayrıca, İran ile oluşacak gerilimin nasıl gelişeceğini kestirememekte. Yemen’deki askeri güçlerini çekerek; Yemen İhvanı Müsliminine, El Kaideye, Yemenli yerel kabilelere, Sudan’dan getirebileceği paralı askerlere, yükü aktarmak istemekte.

BAE, Yemen güneyindeki limanlara, Kızıldeniz girişindeki BabelMendeb boğazına ve Hudeyde (haritada Hodeidah) limanın kontroluna öncelik vermekte. Hudeyde limanı, Houtiler için hayati önemde, bütün insani yardımlar ve diğer mümkün olan yardımlar bu limandan Houtilere ulaşabilmekte. Bu limanın kaybedilmesi Houtileri zor duruma sokabilir.

Yukarıdakilere ilaveten, son günlerde iki kritik gelişme meydana geldi, Yemen’de.

Birincisi; Yemen’deki açlık felaketini azaltmakve BM insani yardımlarının önünü açmak için, taraflar Aralık 2018bir anlaşma imzaladılar veHoutiler Mayıs 2019’da, Hudeyde (haritada Hodeidah) limanından çekildiler. Ancak güvensizlik, anlaşmanın uygulamasını imkansızlaştırdı.

İkincisi; BAE’leri ile birlikte hareket eden ve güney Yemen’in bağımsızlığından yana olan,Güney Geçiş Konseyi (STC)-“ayrılıkçılar”;Suudilerin desteklediği, kral Hadi’nin Aden’deki hükümet merkezine ve buradaki saray, askeri kamp ve Aden limanını ele geçirdiler. Bu BAE ile Suudileri ister istemez karşı karşıya getirdi. Suudiler acil “ateşkes çağrısı” yaptı.STC ise; Hadi’nin kendilerini yok etmeye çalıştığını iddia etti ve Hadi’yi “devirme çağrısı” yaptı. Hadi hükümeti; “STC ve BAE'yi, karşı darbe ile suçladı”. BAE prensi “acil” Suudi Arabistan’ı ziyaret ederek, tansiyonu düşürme çalışmalarını başlattı. İki taraf “güvenliği tehlikeye atan kim olursa, hem Suudiler, hem BAE, bu tehdide karşı çıkacaklar” açıklamasını yaptı.

Bu çatışma; Yemen’de yenicepheleşmelerin ve belki de başka sürprizlerin olabileceğini ortaya koydu. BAE’lerinin STC ile “bağımsız güney Yemen” stratejisi dengeleri etkileyebilir.

Anlayacağınız, Yemen son derece karmaşık bir yumak. İran ne ölçüde destek veriyor, açık değil.

Savaşın, maalesef, daha uzun süre devam edeceği anlaşılıyor. Houtiler, Hudeydeikmal limanlarını dahi kaybetseler, 300.000 kişilik orduları ve halk desteği ile, uzun süreli savaşı sürdürebilirler. Bu tarihte de böyle olmuş. Ancak Houtiler’in çok zulüm göreceği kesin. Suudi hava saldırılarının Houti şehirlerini yerle bir edeceği de kesin. Ancak Houtiler, dağlık bölgede durumlarını koruyabilirler.  Uzun menzilli füzelere ve silahlı insansız hava araçlarına sahipHoutiler, Suudi Arabistan içlerine uzanabilecek durumda. Son günlerde bu kapasitelerini artıran Houtiler, füze ve silahlı dronlarla, birçok Suudi havaalanı, petrol rafinerisi ve askeri kampı vurarak ciddi hasar verdi.Suud kritik tesislerine, füze ve silahlı dronlarla saldırmaya devam edebilirler. Ayrıca BAE’lerine de aynı tehdidi yöneltebilirler.

Houtiler; İsrail ve Amerika karşıtı, İran’a da sempati duyuyorlar. ABD ve İsrail karşıtı pozisyonları, İslam dünyası halklarından uzun vadede desteğe dönüşebilir.

İran,Yemen üzerinde oluşmuş ittifakı ve bölgesel dengeyi bozmaya çalışıyor, bunun için BAE’leri üzerinde politik hesaplar yapıyor. BAE’leri İran’la olası bir çatışmanın öncelikle kendisini etkileyeceğini hesap edebilir. BAE’lerinin Yemen’den asker çekme stratejisini “barışa ağırlık vermek olarak izahı” bu manada bir anlam taşıyabilir.

Suudiler; BAE’nin Yemen’i bölüp, kendine bağlı bağımsız Güney Yemen kurmak istemekle suçluyor. Suudiler, bu durumdan tedirgin.

Yemen’de işlenen insanlık suçlarının, kimin üzerine kalacağı meselesi de Suudiler ve BAE’leri açısından, tedirgin edici. ABD ve İngiltere’nin silah satışlarını yasaklama konusundaki tavırları, bu konunun da önlerine gelebileceğine önemli işaretler taşıyor.

İran; kendisine dönük, ABD-İsrail destekli, Arap koalisyon tehdidinin geri bölgesinde, Zeydilerin güçlü varlığına ihtiyaç duymakta. Bu nedenle Yemen, İran’ın rakipleri için ikinci bir cephe.

BAE, Yemen’in geleceğinden ziyade, limanları ve BabülMendeb boğazını kontrol eden, bağımsız bir Güney Yemen hedefini, deniz kontrol stratejisinin devamı olarak görmekte.

Bu şartlarda barış zor değil mi?

Kimsenin zafer kazanamadığı Yemen’de, barışı kazanmak isteyen de yok?

Türkiye mi? Yemen çoktan unutuldu.

Yemen’i değil, iktidarı korumak daha öncelikli.

Not: Suudiler ve İran'ın normalleşmesi, ABD'nin Yemen'de barış talebi, küresel uzlaşı sağlayacak ve Husiler ile Suudların görüşmeleri ile barışa gidebilecek gözüküyor...

Yorumlar