Persler-Farslar ve Yahudiler. Düşman mı, gizli dost mu? (1)

 

Persler-Farslar ve Yahudiler. Düşman mı, gizli dost mu? (1)
(Bu yazı Ocak 2020'de yazılmış ve yayınlanmıştır)

Yahudilerle, “Persler-Farslar-Acemler”; “düşman toplumlar mı?”, “gizli dostlar mı?”

Türkiye toplumunda ve diğer Sünni Müslüman toplumlarda, tartışılan bir konu bu.

Her iki görüşün de destekçisi var.

Bir kaç makalede konuyu incelemeye ve kendi görüşlerimi de belirtmeye gayret edeceğim.

Yahudilerle,“Persler-Farslar-Acemler” arasında yaklaşık 2550 yıllık bir ilişki süreci söz konusu. Tarih ve coğrafya, bu iki toplumu adeta “kader birliğine” zorlamış.

Küçük topluluk olan Yahudiler; bölgede değişen güç dengeleri içinde, pek çok sürgün yaşamış bir toplum. Yahudiler; hem yurtlarında, hem sürgün edildikleri topraklarda, diğer toplumlar tarafından, kolayca kabullenilmemiş ve baskılara maruz kalmış bir topluluk.

MÖ 607’de, Babil orduları Yeruşalim’iyerle bir etmiş ve kurtulan Yahudilerin çoğunu da sürgünegötürmüş. Yahudilerin 70 yıllık Babil sürgünü işte böyle başlamış.

Babil’deki esaretten, Pers-Farsların sayesinde kurtulabilmişler.

Yahudi toplumunu esaretten kurtaracak “Babil şehri baskını”, Yeruşalim’in yerle bir edilmesinden tam 200 yıl önce, İşaya peygamber tarafından Yahudi halkına şöyle bildirilmiş:

·         Kyros (Koreş)isimli bir adam Babil’i fethedecek ve Yahudileri serbest bırakacak (İşaya 44:28; 45:1),

·         Fırat Irmağı’nın suları kuruyacak, böylece Kyros (Koreş)’un ordusunun yolu açılacak (İşaya 44:27),

·         Kent kapıları açık bırakılacak (İşaya 45:1),

·         Babil ordusu savaşmayı bırakacak (Yeremya 51:30; İşaya 13:1, 7).

Pers-Fars kralı Kyros (Koreş) doğmadan tam 150 yıl önce, Yahudilerin Babil esaretinin nasıl sona erdirileceği, Tanrı tarafından, İşaya peygamber vasıtasıyla Yahudilere bildirilmiş, ilginç değil mi?

Gerçekten öyle de olmuş. Dünya’nın en iyi savunmasına sahip Babil şehri, etrafında nehir suyunun aktığı hendeklerin olduğu Babil, tam da bildirildiği gibi; Persler tarafından MÖ 539’da işgal edilmiş ve Yahudiler 70 yıl sonra yeniden özgürlüğüne kavuşmuş.

Persler-Farslar; Yahudilere kaybettikleri topraklarını geri vermiş ve yeniden devletlerini kurmalarını sağlamış. Tanrı’nın Yahudilere vadettiği topraklar (Arzı Mevud), Pers Kralı Kyros (Koreş)tarafından yeniden Yahudilere veriliyor ve yıkılan Mabetleri de yine Pers Kralı Kyros (Koreş)tarafından yeniden inşa ediliyor.

Dini inançlarına göre geleceğini belirleyen Yahudi toplumu için, ne kadar olağan üstü değil mi?

Tarihi dayanışma bununla sınırlı değil.


MÖ 164 yılında, o zamanki adı Partlar olan Persler-Farslar, Yahudilerin yeniden devlet kurabilmelerine yardım ettiler.

MÖ 63’üncü yıllarda, Yahudiler ile Romalıların mücadelesinde “Partlar-Persler-Farslar” Yahudileri destekledi.

Roma İmparatorluğu ile yapılan bütün savaşlarda Yahudiler ve “Partlar-Persler-Farslar” tam bir dayanışma içerisinde.

MS 602-628 Sasani döneminde, Persler-Farslar ile Yahudi’lerin işbirliği de çok dikkat çekici.



Bölgenin hakim gücü Bizans’a karşı,“Sasani-Pers-Fars” krallığı ile bölgede dağınık yaşayan Yahudi kabileleri ittifak kurdular. Yahudiler geniş bir coğrafyada Bizans’a karşı isyanlar başlattılar ve 20.000 silahlı Yahudi, Sasani ordusuna katıldı. Bu savaş sonunda Yahudilerin tarihi toprakları Bizans’tan geri alındı.

2550 yıllık bir dayanışmadan bahsediyoruz. Ben araştırınca okuduklarımdan hayli şaşkınım. Bu denli “yakınlık” şaşırtıcı değil mi? Elbette tarih bilen okuyucular için sürpriz değildir.

Yahudiler ile Perslerin-Farsların çok yakın iki topluluk olduğunu Mart 2019 tarihinde, çok çarpıcı bir şekilde gündeme getiren kim olmuştur dersiniz? İran dışişleri bakanı Zarif. Bu enteresan olay, iki ülkenin “bir birlerini yok etmekten” bahsettikleri çok yakın bir zamanda cereyan etmiş.

ABD dışişleri bakanı Pompeo İsrail’de bir anma günündedir. Kraliçe Ester’in Yahudileri esaretten kurtardığı “Burim Bayramında” yapılan kutlamadadır Pompeo. Yahudi olan, ancak Pers-Fars kralı ile evli olan kraliçe Ester’in Yahudileri yok edilmekten kurtardığı gün ile ilgili konuşurken Pompeo bir cümle sarf eder. “Trump, Tanrı tarafından Yahudileri korumakla görevlendirildi” deyiverir. Bu son derece anlaşılır. Zaten Trump bunu gizlemiyor.

Enteresan olan İran dışişleri bakanı Cevat Zarif’in verdiği cevaptır. Zarif şöyle der:

"Tarihte İran en az üç defa Yahudileri yok olmaktan kurtardı. Babil esaretinden Yahudileri kurtaran ve Birinci Mabedi yenileyen ve tamir eden Pers-Fars kralı Büyük Kyros (Koreş)  oldu. Arz-ı Mev'udda iade edildi. Mabedi ve Kudüs'ü yeniden kuran da Pers Kralı Büyük Kyros (Koreş) oldu.”

Zarif çok önemli bir ayrıntı daha veriyor. Buraya dikkat. “Pers kralı Kyros (Koreş) Yahudilerin kutsal kitabı Tanah'ta tahrif edilmeden önce “Mesih” olarak geçmekteydi.” Çok enteresan değil mi? Yahudilerin kutsal kitabında bir Pers-Fars kralının “Mesih” olarak geçmesi çok önemli bir bağ oluşturmaz mı iki toplum arasında?

Zarif devam ediyor. “Yahudileri ikinci kez kurtaran da yine Pers-Fars kralı I. Serhas veya Kserkses olmuş”. Zarif durmuyor. “İkinci Dünya savaşında da onları gaz odalarından kurtaran yine İranlılar olmuş.”

Zarif’in; 2014 yılında Yahudi soy kırımını açıkça tanıyan,Pers-Fars dışişleri bakanı olduğunu da not olarak düşelim.

Yahudilerle Persler tarihte hiç savaşmamışlar.

MS 621Müslümanların çok sıkıntılı yılları, yokluk, tecrit had safhada. “Hristiyan Bizans” ve “Zerdüşt Sasaniler-Persler-Farslar” savaşmış ve Sasaniler Bizans’ı yenmiş.

Müşrikler İran’ı desteklemiş, Müslümanlar ise ehli kitap Hristiyanların galip gelmesini arzulamış. Müşrikler,Sasanilerin-Farsların desteği ile Müslümanları yok etmenin hesabını yapmış.

Bu mesele Kur’an’da da; “Rumlar yakın bir yerde mağlup oldular. Ama bu yenilgilerinden sonra galip gelecekler. Birkaç yıl içinde…O gün, müminler de, Allah’ın verdiği zafer sayesinde sevinecekler.” şeklinde belirtilmiş. Allah’ın vaadi 627’de gerçekleşmiş.

Hristiyan dünyasının Kudüs’ü fethe dönük gerçekleştirdiği haçlı seferlerinde de, İran’ın Müslümanları değil Hristiyanları desteklediğini görüyoruz.

Allah’ın; Perslere-Farslara-İran’a ilişkin “pozitif bir işaretine” de rastlamıyoruz Kur’an’da.

MS 634 Müslümanların, “Perslerle-Farslarla” ilk ciddi karşılaşması Firaz bölgesinde gerçekleşti. Müslümanlara karşı Bizans ile “Sasani-Pers-Fars” ordusu ittifak yaptı. Müslümanlar, ikisini birlikte kesin bir yenilgiye uğrattı. “Sasaniler-Persler-Farslar” bu savaştan sonra uzun yaşayamadı, “dağıldı”.


Tarih bizlere bunları söylüyor.

Tarihin derinliklerinde, Yahudiler ve “Persler-Farslar” hep dost olmuşlar. Yahudilerin akıllı bir millet olduğunu dikkate alırsak, bunun geçerli sebepleri olmalı.

-          Her iki milletin sorunlu komşularının varlığı bu ilişkiyi kolaylaştırmıştır, diyebiliriz. Yani “stratejik gereklilik”

-          Yahudilerin “sınırları dışında toprak taleplerinin olmaması” bu sonucu kolaylaştırmıştır, diyebiliriz. Yani vadedilen toprakları sınırlı tutma anlayışı nedeniyle, “Farslar için tehlike teşkil etmeyişleri”

-          Bölge kültür ve inanışlarından farklı bir kültür ve inanışın, Yahudiler tarafından “uzlaşılabilir görülmesi”, diyebiliriz. Yani “düşmanımın düşmanı”

Günümüzde; İsrail ve İran olarak şekillenmiş bu iki topluluğun ortak sınırları hala yok, ama hala her ikisinin de sorunlu, birbirleri ile kapışan, kapışmaya hazır olan komşuları var. Sorunlu komşular dayanışmaya kapı aralayabilir.

Farslar; Müslümanlığı seçmiş olmakla birlikte, Müslümanlığın “kırılma faylarından en keskini olan Şiiliği” benimseyip, yüzlerce yıldır süren “Şii-Sünni çatışmasının” da tarafı konumundalar.

Yahudiler ise başlangıçtaki konumlarını koruyorlar. Çok defa topraklarından uzaklaştırılmış olsalar da, “tarihi topraklarına geri döndüklerini” düşünüyorlar.

Tarih, “dostluklarına” işaret ediyor. Ancak; iki millet de farklı hedeflere, farklı yöntemlerle ilerliyorlar. Üçüncüler, ani ikisinin dışında kalanlar da bu ilişkinin biçimlenmesine etki edebilecek durum ve güçte.

Şimdilik burada keselim. Gelecek makalede, konuyu biraz daha anlamaya çalışalım.

Yorumlar