Ali Babacan, Karar Gazetesine konuştu.
Açıklamalarının benim açımdan kritik olan başlıkları şöyle:
·
İnsan
hakları, çoğulcu demokrasi, hukukun üstünlüğü gibi değerler, bizim için
dönemsel siyasi tercihlerimiz değil, “ahlaki ve toplumsal hayat ideallerimiz”,
·
AKP’nin
başarısızlığı, “ilkelerden ve değerlerden”, uygulamada, uzaklaşılmış olması,
·
AKP
ile “aklen ve kalben” bir ayrışma yaşadım, şahsi meselem yok,
·
AKP,
düzeltilemeyecek kadar “bozulmuş”, içine girerek düzeltme şansım yok,
·
Kuracağımız
parti, AKP ilkelerini esas alan yeni bir AKP olmayacak, o günün Türkiye’si ile
bugünün Türkiye’si tamamen farklı, parti bugünün Türkiye’si için kurulacak,
·
AKP
kurulurken, muhafazakar kitleye yapılan haksızlıklar esas alındı. Bu gün
Türkiye’nin neredeyse tamamına yapılan haksızlıklar var. Bu nedenle kuracağımız
parti bütün toplumu kucaklamak zorunda, herkesin sorunuyla ilgilenmeli,
·
Türkiye’nin
başarılar elde ettiği dönemde, bürokraside olan ve rol alan arkadaşlar, “bizimle”,
profesyonel hazırlıkları sürdürüyorlar,
·
Adalet,
özgürlük ve ekonomi herkesi ilgilendiriyor. Ekonomiyi kolay hallederiz, ama
adaletsizlik ve özgürlüklerin kaldırılmış olması çok yakıcı bir sorun,
·
Devlet
tek şeyden sorumludur. Adalet. Hazreti Ali’nin dediği gibi, “devletin dini
adalettir”,
·
Toplumumuzda
birlikte yaşama arzusu çok kuvvetli, farklılıklarıyla beraber yaşamak
istiyorlar, biz de tam böyle bakıyoruz topluma, farklılıklarımız şahsi
değerlerimiz, memleket hepimizin ortak değeri,
·
Kadromuz,
çok sesli ve farklı toplumsal katmanlardan, iyi ve başarılı insanlardan
oluşacak, iyi insan “evrensel ve ahlaki normlara” sahip insan demek,
·
Geçmişin
bütün parametrelerini çöpe attık, “geleceğin parametreleri” ile ilgileniyoruz,
·
Geleceğin
partisini kurmak istiyoruz, bu nedenle gençlerimiz en çok kulak vereceğimiz
kitle olacak,
·
Abdullah
Gül, bizi destekliyor elbette ve biz de fikirlerini alıyoruz, ancak onun bir
prensibi var, cumhurbaşkanlığı yaptıktan sonra “aktif siyasete” girmek
istemiyor,
·
Türkiye’nin
yakın coğrafyada ve uluslararası camiada “sözü tükeniyor”, kolay işleri
“silahla çözmeye” çalışıyoruz, doğru değil,
·
BM
Güvenlik Konseyine 192 ülkeden 151’inin oyunu alarak seçilmiş, “saygın
Türkiye’den” eser kalmadı,
·
Türkiye’nin
yılların deneyimleri ile elde edilmiş; NATO gibi, AB gibi, BM gibi, diğer
birçok örgüt gibi, başarıları ve kazanımları yok ediliyor, çok endişeliyiz,
·
Suriyeli
göçmenlerle ilgili olarak, bütün taraflarla görüşerek, kapsamlı bir strateji
geliştirmeli ve bu meseleyi çözümlemeliyiz,
·
Türkiye
dışa açık bir ülke, dışa açık bir ekonomi olmak zorunda. Aksi halde fakirleşir
ve demokrasisi geriler,
·
Bulgaristan
dahil, eksi faiz ile borç alıyor, bu ülke olarak güvenirliliğinizle ilgili,
ancak Türkiye çok yüksek faizler ödüyor, güvensizlik var, hukuk olmazsa yatırım
gelmez,
·
Öyle
bir sistem kuruldu ki, “mikro koalisyonlar dönemi” geldi, parlamentonun güçlü rol
alması gerekiyor,
·
Her
kimlik bu ülkenin asli unsurudur, hem özgürlükler genişletilmeli, hem güvenlik
artırılmalı, Kürt sorunu bizim en önemli çalışma alanlarımızdan biri,
·
Demokrasilerde
meşru çözüm yolu “siyaset”, bu nedenle soyunduk, medya-STK çözmeyecek ülkenin
sorunlarını, siyaset çözecek,
·
AKP,
kurulu düzene başkaldırıydı, hak ve özgürlük mücadelesi olarak AK Parti ortaya
çıktı, ama bugün bu değerleri kısıtlayan olarak karşımızda,
Yukarıdaki ifadelerden “bazıları”, bire bir Ali Babacan’a ait
değil, ama “mealen” bu anlamda.
Peki, ne diyor Ali Babacan?
Benim “profesyonel siyaset” adını koyduğum bir parti yapısı
oluşturuyor. Yani “herkesin dini-inancı kendine”, herkes şahsi değer ve
fikirlerinde tam özgür, ama unutulmamalı memleket hepimizin, amaç memlekete
hizmet etmek. Hangi görüşten olursan ol, memleketine hizmet etmek “istiyorsan”
ve bu “yeteneklere sahipsen”, gel partide birlikte çalışalım diyor, Ali
Babacan. Kişisel düşünceler yerine “ortalama meselelerimize” kilitlenmeliyiz.
Öngördüğü değerler, ekmek su gibi, oksijen gibi ihtiyaç
duyduğumuz şeyler. Altına herkesin imza atacağı değerler.
Benim daha önce Ali Babacan ile ilgili olarak yazdığım
yazılarda işaret etmeye çalıştığım, Türkiye toplumunun ihtiyaç duyduğu bir
felsefe ortaya koymuş, Ali Babacan.
Bu aşamada henüz, “net olmayan”, “yuvarlak geçilen” ve
“nasılı söylenmemiş” konular da var. Ali Babacan’ın ifadesine göre, ekip
çalışıyor ve bu boşluklar yakında netleştirilecek.
Benim elbette itirazım var. Arnavut itirazı ile meşhur,
malum.
Birincisi: Kürt meselesi artık terörle mücadele kapsamının
dışına çoktan taştı. Ortada, “bölgesel bir Kürt meselesi” var. Meseleye
topyekün yaklaşma ihtiyacı var. Türkiye bu meseleyi çözmede en avantajlı ülke.
Silahla-siyasetin karıştığı bir zaman diliminden geçiyoruz. Bölgesel Kürt
meselesi çözülmeden, Türkiye’nin yönü belirlenemez. Ne içeride, ne dışarıda. Ali
Babacan bu meseleyi “eski parametrelerle” algılamamalı ve “eski strateji ve
konseptlerle” geçiştirmeye kalkmamalı.
İkincisi: Erdoğan, şimdiki tercihleriyle, “aynı mahallenin
çocuğu” değil. Başka kelimelerle de olsa, Ali Babacan da bunu ifade ediyor. Ama
bir gerçek var. “Erdoğan ve koalisyonu”, Babacan’ın bahsettiği konularda “çok
sert ve tavizsiz”, “demokrasi ve özgürlükler meselesini risk gören” bir koalisyon. Peki,
nasıl çözülecek bu mesele? “İktidara ulaşma ve iktidar olma stratejisi” neye dayanacak?
Fehmi Koru’nun Haber Türk’te ifade ettiği ve esasen yazılarında
çoktandır dile getirdiği, “Erdoğan, başka mahallelerle koalisyon kurmasın,
kendine yakın, Ali Babacan’ın kuracağı partiler gibi, partilerle Türkiye’nin
problemlerini daha kolay çözebilir, Erdoğan bu partilerle koalisyon yapabilir”
tezi çerçevesinde mi Erdoğan ikna olacak? Erdoğan mevcut koalisyonunu kolayca terk edecek mi?
Üçüncüsü: Babacan, “değişen Türkiye toplumuna” vurgu yapıyor. İyi. Ancak, “zamanın ruhu bu defa sol mu diyor” başlıklı yazımda işaret etmeye
çalıştığım gibi, Türkiye toplumunun dinamiklerinde “sol” diye
tanımlayabileceğimiz dinamiklerin giderek çok güçlendiğinin farkında olmalı. Bu
konuda yeterli vurgu görmedim, mülakatta. Yeni kitlenin kavranacağı “duruşu” da yoktu.
Bu üç konuda ayrıntıya gerek var. Sadece, genel ve “ütülü
cümleler” yetmez.
Üstelik “susamam klipini” de dinlemiş.
Babacan'da ayrıntıları bekliyoruz.
Not: Eylül 2019'da yazdığım bu yazıya göre Ali Babacan'ın çözümlerinde elbette netlikler arttı. Ama ben hala, "zor meselelere mesafeli" olduğunu düşünüyorum...
Yorumlar
Yorum Gönder
medya etigine aykiri yorumlar kabul edilmez