Pakistan bölünüyor mu?

 

Pakistan Bölünüyor mu?... "Yarattığı Frankeştayn'ın" esiri oldu!



Pakistan-Afganistan, sıcak bir çatışmanın içindeler... Sınırlara, karşılıklı yığınak sürüyor.. Sınır çatışmaları rutine bindi, Pakistan hava kuvvetleri Kabil havaalanı yakınlarına saldırdı..
Pakistan 200 Taliban askerini,Taliban 58 Pakistan askerini öldürdüğünü açıkladı.
Füze birlikleri sınırlara kaydırıldı.
Ne oluyor?
Size kısaca, esas sorunu anlatayım..
İngilizler tarafından, 1893 yılında belirlenen 2 ülke sınırı, Durant Hattı, pek çok tuzakları da içeriyordu.
Bu anlaşma, Peştun kabilelerini parçaladı.
Peştunların 20 milyonu Afganistan'da ve çoğunluk ve Taliban üzerinden iktidarda. 40 milyonu ise Pakistan'da ama azınlık.
Afganistan yönetimleri, Taliban dahil, bu sınırı yani Durant Hattı'nı tanımamakta. Pakistan ise bunu resmi sınır olarak görmekte.
Peştun kabilelerinin bölünmesi, başlangıçta Pakistan için kazanç gibi görülse de, "demokratik iklim yaratamayan" Pakistan devleti, bu avantajı kullanamadı. Demokratik bir cazibe merkezi yaratamadı ve bitmeyen "bölünme sendromu" ile giderek diktatoryal rejime dönüştü.
İşte bu korku, yani "Peştun korkusu"; Pakistan'ı 150 yıldır esir almış durumda.
İç ve dış politikada, Pakistan'ın bütün kararlarının ana eksenini oluşturmakta.
Bir zamanlar, Amerika'nın önemli köprü başı olan Pakistan Devleti; bölünme korkusunu aşmak için, önce "ordu-devlet modeliyle" iktidarları belirledi ve ABD'nin desteği ile tehlikeyi atlatmaya çalıştı.
Ancak, yetmedi.
SSCB'nin 1979'da Afganistan'ı işgali sonrası, ABD, Afganistan'da "Mücahit Direnişini" başlattı. Bu direniş, başarılı da oldu ve SSCB'nin Afganistan'dan çekilmesini sağladı.
Afganistan'ın toparlanacak olması, istikrara kavuşacak olması, Amerika'nın yakın müttefiki Pakistan'ı oldukça rahatsız etmişti.
Ya, "güçlü ve istikrarlı bir Afganistan", Pakistan'a yönelirse! Tanımadığı sınırın yeniden çizilmesini talep ederse!
İstikrara kavuşmuş, güçlü bir Afganistan, "Pakistan'ın bütünlüğünü tehdit eder endişesi", o dönemde Pakistan derin devletinin en önemli travmasıydı.
Afganistan, zaten 2 ülke arasındaki sınırları tanımıyor ve Peştunların bölünmüşlüğünden rahatsızdı.
Pakistan derin devletinin radarları, Afganistan'a yöneldi.
"Demokratikleşmenin" birleştirici gücü yerine, Afganistan'ın istikrarsızlığa itilmesi tercih edildi.
İşte 1994'ten itibaren, Pakistan böyle bir "kumarı" oynamaya başladı.
Pakistan, "Mücahitlere Karşı, Taliban Kartını" sahaya sürdü.
Niyeti, Batı desteğiyle istikrarlı bir Afganistan kurulmasını önlemek ve Afganistan'ı yeniden istikrarsızlığa itmekti.
Bu tarihten itibaren, Pakistan Ordusu (Pakistan devleti demektir) ile Amerika arasındaki bütün ilişkiler koptu.
Demokratikleşmeyi reddeden Pakistan, küresel desteği Amerika ile köprüleri attı ve Çin'e doğru dümen kırdı.
Ve Pakistan'ın kurduğu "vekil güç Taliban", 1996'da Afganistan yönetimini ele geçirdi. Peştunlar artık devlet olmuştu.
Taliban'nın Afganistan'a yaydığı iklim, kaçınılmaz olarak, El Kaide'yi yarattı. Davadaştılar. Taliban dağlardan Kabil'e inmiş, dağlar El Kaide'ye kalmıştı.
Komünizme karşı savaşan Mücahit Hareketleri, El Kaide'nin şahsında Amerikan düşmanlığına evrilmişti (ABD'nin Kuveyt'te Saddam'a müdahalesinin reaksiyonu). Bu dönüşümde Pakistan'ın parmağı var mı? Şimdilik bilinmiyor. Ama o dağların, Pakistan istihbaratının "ekim tarlaları" olduğu biliniyor.
El Kaide, 2001 "İkiz Kulelere" saldırdı ve ardından Amerika ve Koalisyonu Afganistan'ı işgali etti.
Taliban yeniden dağlara çekilirken, Amerika, Afganistan'da devlet ve toplum inşasına başladı.
Taliban'ın ana komuta merkezi (Quetta Şurası) Pakistan'a-Quetta'ya taşındı. Lider Molla Ömer buradaydı.
Ayrıca, Pakistan-Kuzey Ve Güney Veziristan (Peştun kabileler yoğun) bölgeleri pek çok Taliban ordu gruplarına üs oldu.
Elbette, bu safhada da Taliban'ın lojistik, barınma ve istihbarat desteği Pakistan tarafından sağlandı.
Pakistan; Amerika'nın milyarlar harcayarak inşa ettiği, "Yeni Afgan Devleti ve Toplumunu", Taliban'ı kullanarak, yeniden baltaladı ve Afganistan'ı yeniden istikrarsızlığa soktu.
Pakistan ikinci kez, Afganistan Peştunlarına (Taliban) yatırım yapıp, kendine yönelecek "Peştun tehdidini", aklınca ötelemeye çalıştı.
Ancak, işler "Pakistan'ın hayal ettiği gibi" gitmedi.
Amerika; aniden ve gönüllü şekilde, 2021 yılında, Afganistan'ı Taliban'a teslim ediverdi.
İşte bu nokta, Pakistan'ın "Afganistan'ı istikrarsızlık içinde tutma oyununun" da sona erdiği, kritik dönemeç oldu.
Artık Taliban Afganistan'da devletti.. Ve giderek güçleniyor ve uluslararası tanınırlığı artıyordu.
Taliban, Peştun'du. Dindardı elbet ama, "kabilelerin devlet olduğu coğrafyalarda" "dindar görünen gruplar" aynı zamanda sıkı birer nasyonalistti.
Peştun çoğunluğun tekçi devleti kurulmuştu. Peştun gururu zirveye tırmandı. Dindardılar ama Peştundular. Pakistan'da 40 milyon Peştun "esaret altındaydı" ve İngilizlerin çizdiği Duhant Hattı sınırı da tanımıyorlardı.
İşte "yeni hikaye" böylece başladı.
Taliban içinden kopan ve dağlarda savaşa devamı etmeyi tercih eden, Peştun milliyetçisi Taliban grupları, Tahriki Taliban Pakistan'ı kurdu ve ciddi bir paramiliter askeri güçle Pakistan'a yöneldi.
Özellikle Veziristan bölgesindeki Pakistan sınır askeri karakolları hedef olarak seçildi. Onlar artık Pakistan'ı istikrarsızlığa sürüklüyordu.
Sivil Taliban Kabil'de devlet yönetirken, paramiliter Taliban, Pakistan'la, "Pakistan Peştunlarının Özgürlüğü savaşını" sürdürüyordu.
Pakistan için, nasıl bir haya kırıklığı değil mi?
Demokratik bir kültür geliştirmek ve Afganistan'la istikrarlı ilişkiler kurmak yerine, 1994'den bu yana 30 yıldan fazla bir süredir, Afganistan'ı ve bölgeyi istikrarsızlığa itmeyi ve bu istikrarsızlık üzerinden kendini korumayı tercih etmişti.
Ve "tehdit olarak ilan ettiği şeyi" de kendisi büyütmüş oldu.
Yeni soru farklılaştı. Pakistan "toprak bütünlüğünü" koruyabilecek mi?
Çok şüpheli.
En yakın müttefiği Amerika'yı da kaybetmiş, Çin'le bölgesel çatışma oyunlarının içine girmişti.
Pakistan yanlış bir oyun kurdu. Hem Afganistan'daki Peştun yönetimi kendine düşman yaptı, hem de demokratikleşemeyip, kendi 40 milyon Peştun'unu dost yapamadı.
Peştun milliyetçileri; Afganistan'da devlet olmuş ve Pakistan'dan Peştunların özgürlüğünü talep eder hale gelmişti.
Henüz yüksek sesle seslendirilmemiş olan bu "derin istek", paramiliter savaş olarak, uzun yıllara yayılacak ve Pakistan yıpratma savaşının içine düşecek.
İşte son günlerde yaşadıklarımız, "Pakistan'ın yanlış hesabının Bağdat'tan dönmesi".
Afganistan-Pakistan "sınırlı savaşları" bu paramiliter yıpratıcı savaş sürecinin sadece kısa bir fragmanı-frazası.
İş nereye gider? Göreceğiz.
Pakistan'ın demokratikleşebilmesi mümkün değil.
Doğru tanımlanmayan meseleler, korku ve kabusunuza dönüşür. Kolay işler en çetin işlere dönüşür.
Dönüştü de.
İçinde yürüdüğümüz çağ; pek çok diktatör ve otokrat iktidarda olsa da, özgür insanların kararları ile dünya ve yönetimler şekillenmeye mahkum.
Pakistan, kötü analiz yaptı, kötü ve kalleş bir oyun kurdu ve başaramadı.
Akibeti buna göre olacak.
Göreceğiz...

Yorumlar

  1. 🛩️🇺🇦🛩️♥️🛩️♥️🛩️🇺🇦🛩️♥️🛩️🇺🇦🛩️🛩️♥️🚀🚀🚀🚀🚀🚀🚀🚀💥🔥🔥🔥❤️🇺🇦❤️🇺🇦🇺🇦 SLAVA UKRANİE 🛩️🇺🇦🛩️♥️🛩️♥️🛩️🇺🇦🛩️♥️🛩️🇺🇦🛩️🛩️♥️🚀🚀🚀🚀🚀🚀🚀🚀💥🔥🔥🔥❤️🇺🇦❤️🇺🇦🇺🇦 SLAVA UKRANİE 🛩️🇺🇦🛩️♥️🛩️♥️🛩️🇺🇦🛩️♥️🛩️🇺🇦🛩️🛩️♥️🚀🚀🚀🚀🚀🚀🚀🚀💥🔥🔥🔥❤️🇺🇦❤️🇺🇦🇺🇦 SLAVA UKRANİE 🛩️🇺🇦🛩️♥️🛩️♥️🛩️🇺🇦🛩️♥️🛩️🇺🇦🛩️🛩️♥️🚀🚀🚀🚀🚀🚀

    YanıtlaSil
  2. Elinize yüreğinize sağlık. Harika bir değerlendirme 🙏

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

medya etigine aykiri yorumlar kabul edilmez